Santa Clara Gezi Rehberi ve Santa Clara’da Gezilecek Yerler
Santa Clara, Küba’nın tam ortasında kalıyor ve aynı zamanda Che Guevara’nın şehri olarak biliniyor. Küba Devrimi’nin son çatışması bu kentte yaşanmış ve Diktatör Batista, Santa Clara’nın kaybedilmesi üzerine 12 saat içerisinde ülkeyi terketmiş.
Santa Clara oldukça ufak bir şehir. Ama zamanınız varsa mutlaka 1 gece ayırıp Santa Claralıların evinde “casa”larda kalabilirsiniz. Bizim zamanımız olmadığı için günübirlik gezdik ve bizi buraya getiren taksici de ufak bir ücret karşılı rehberliğimizi yaptı.
Santa Clara, Havana’dan Viazul otobüs firmasıyla yaklaşık 4 saat sürüyor ve günde iki sefer yapıyor. Tek yön fiyatı ise 18 CuC. Bir de Küba Hazırlık Rehberi’nde bahsettiğimiz kolektif taksiler var. Biz işte böyle gezdik!
Tam Viazul otobüs terminaline gitmiştik ve otobüs bileti almaya niyetleniyorduk ki, terminalin çevresinde bekleyen ‘Kolektif Taksi’ şöförlerini keşfettik. Eğer 4 kişiyseniz otobüs fiyatına denk geliyor ve istediğiniz rotayı çiziyorsunuz. Eğer yok biz illa otobüsle gidecez diyorsanız, buyrun.
Bizi götürecek olan şöför Marcel, Santa Claralı olduğunu ve istersek bizi Santa Clara’ya götürüp önemli yerlerini gezdirip, akşam da Trinidad’a bırakabileceğini söyledi. Aşırı mantıklı görünen bu teklifi anında kabul ettiğimizi söylemeye gerek yok sanırız (!)
Kolektif taksilerle yol, hem otobüse göre çok daha kısa sürüyor hem de yol boyunca Küba’yla ilgili merak ettiğiniz ne varsa sorabiliyorsunuz. Biz de yol boyunca Marcel’le sohbet ettik, arada mola verip yemek bile yedik ve 3 saatte Santa Clara’ya ulaştık.
Che Guevera meşhur mozalesi Santa Clara’da. Che, bildiğiniz üzere 1967’de Bolivya’da öldürülüyor fakat cesedi ancak 1997 yılında Küba’ya getiriliyor. Bu mozale de Che Guevara ve Bolivya’daki çatışmalar sırasında öldürülen 16 gerillanın anısına 1997 Yılında açılıyor.
Mozalenin önünde Che Guevara’nın büyük bir heykeli var ve altında ‘Hasta La Victoria Siempre’ yazıyor. Anlamı ise ‘Zafere Kadar Daima!’’ demek.
Anıtın hemen yanında ‘Museo Historica de La Revolucion’ var. Bu müzede Che’nin çocukluğundan başlayarak gittiği bütün okullar, sınıf arkadaşları, üniformaları, anı defterleri, devrim zamanı gazete küpürleri ve pipoları var. Eğer Küba Devrimi’ne ilgiliyseniz, sizleri çok etkileyeceği kesin. Müzenin içinde fotoğraf çekmek yasak ve görevliler bu konuda çok ciddi. O yüzden elimizde içerisinin fotoğrafı yok maalesef. Bir de giriş ücretsiz ve pazartesileri kapalı.
Bize sorarsanız Santa Clara, turistlerden arınmış arka sokakları ve güleryüzlü insanlarıyla, tam bir gerçek Küba. Hem Havana’daki turist kalabalığı yok hem de doğal olarak turistlere yönelik mekanlar hiç açılmamış. 20 yıl önce nasılsa, öyle kalmış anlayacağınız. Böyle kalmış olması bizim çok hoşumuza gitti.
Santa Clara’nın bir de meşhur tütün fabrikası var. Eğer zamanınız olursa mutlaka uğrayın ve meşhur dondurmacısı Cornalia’ya gidin.
Santa Clara’da gece konaklamadığımız için bir Casa öneremiyoruz ama burası “Casa” bulmak için çok güvenilir bir site ve Küba’da kaldığımız bütün casaları bu siteden tuttuk.
Cienfuegos Gezi Rehberi
Küba’nın bu güzel liman şehrinin adı, Küba Devrimi’nde en genç ölen kahraman Camilo Cienfuegos’tan geliyor. Küba’nın en verimli toprakları bu şehirde ve Fidel de bu şehri çok sevdiği için adını ‘Cienfuegos’ koymuş.
Şehrin tam göbeğinde ‘Jose Marti Parkı’ var. Bu parkın mütevazi kafesine oturup kokteyllerinizi pek bir keyifle yudumlayabilirsiniz. Şehrin mutlaka görülmesi gereken katedrali de bu meydanda. Katedralin adı ‘Catedral de la Purisima Conception’ fakat parka kadar gelirseniz katedrali zaten görmemeniz mümkün değil, hemen dibinde. Bu meydanda bir de Küba Tiyatrosu bulunuyor. Kübalılar sanata çok düşkün ve sanat binalarına bütün maddi sıkıntılarına rağmen çok önem veriliyor ve binalar çok bakımlı.
Yine şehrin merkezindeki ‘Prado Caddesi’ Küba’nın en uzun caddesi ve sağlı sollu minik pizzacılar, dondurmacılar ve yerel peso geçen ufak tefek dükkanlar var.
Cienfuegos kendi halinde, samimi ve hemen ısınacağınız bir şehir. Hem Havana’daki turist kalabalığı yok hem de daha ‘Küba Küba’ bir yer. Eğer zamanınız varsa bu şehre mutlaka bir ya da iki gün ayırın ve sokaklarında bol bol gezin.
Bu seferki gezi yazımız, gezi yazısından ziyade yazı dizisi oldu ama, inanın ki hiç bir detayı, güzelliği atlamak istemedik. Bu gururlu ülke bizi o kadar etkiledi ki, döneli 2 ay olmasına rağmen, anıları taptaze. ‘Şurası ne kadar güzeldi, burasını ne kadar özledik’ şeklinde muhabbetlerimiz de akşam yemekleri sırasında kesintisiz şekilde devam ediyor.
Umarız, değiştiğini düşünenler yanılıyordur da Küba hiç değişmez. Biz onu bu haliyle o kadar sevdik ki, şu an için Küba’nın yerini tutan bir ülke yok ve bütün samimiyetimizle, Küba’ya en yakın zamanda gitmenizi ve sokak sokak gezip, güzelliklerine şahit olmanızı en içten şekilde dileriz.
Sevgiler.
Instagram’da da varız ve Bekleriz 🙂