Bodensee Gezi Notları
Münih’e taşınalı bir ay oldu ve biz daha ikinci haftadan ‘şimdi nereye gidiyoruz?’ planları yapmaya başladık.
İlk durağımız, Almanya-Avusturya-İsviçre sınırlarının kesiştiği bölgede kalan güzel Bodensee Gölü ve çevresi oldu. Internette araştırırken burası karşınıza Konstanz Gölü diye de çıkabilir, bilin ki Bodensee’ye bakıyorsunuz. Bu üç ülke–bir göl temalı gezimizde, Bodensee’ye adeta hayran kaldık ve, niye Almanya’nın ‘mesire yeri’ olarak geçtiğini anlamış olduk! Bodensee özellikle yaşlı Almanların yazlık yeri ve güneşli havalarda akına uğruyor.
Şöyle düşünün, Bodensee’de üç ülke o kadar iç içe geçmiş ki, Avusturya’ya vapurla 40 dakikada, İsviçreye’de otobüsle geçebiliyorsunuz. Buraya yaşayıp iş yeri İsviçre’de olanlar bile var!
Bodensee’nin Almanya sınırında kalan kısmı Baden bölgesinde yer alıyor ve Stuttgart’tan ya da Münih’ten arabayla 2,5 – 3 saatte ulaşabiliyorsunuz. Toplu taşımayla ulaşmak isteyenler ise https://www.goeuro.com/ şu siteden tren ve otobüs seçeneklerine bakabilir. Biz her zamanki gibi, ucuzluktan şaşmadık ve Münih’ten Konstanz’a gidiş – dönüş 20 Euro’ya otobüs bileti alarak gittik.
Gün doğuşu, gün batımı, gölde sandal sefası, gölde yüzde sefası derken, bir anda Almanya’da olduğunuzu unuttuğunuz bir yer burası. Biz iki günde Konstanz, Meersburg, Reichenau ve Lindau kasabalarını gezdik. Üçüncü bir günümüz olsaydı, Friedrichshafen’i gezecektik, siz zamanınız olursa değerlendirebilirsiniz. Ve hatta zamanımız olsaydı burayı mutlaka bisikletle gezerdik, çünkü Konstanz bisiklet yolu, Avrupa’nın en çok sevilen bisiklet rotalarından biri-imiş ve 3 ülke içinden geçen 200 km’den uzun bir rotaymış.
Sadede gelirsek, iyi ki gitmişiz! 2 günde Bodensee’yi gezmelere doyamadık ve Münih’te asla yüzümüze gülmeyen hava, Bodensee’de bize çok iyi davrandı. Bodensee’yi çevreleyen minik kasabaların hepsi konaklamak için son derece sevimli, biz Konstanz’ı tercih ettik çünkü hem buradan hem diğer kasabalara ulaşmak kolaydı, hem de kasabaya ulaşan kıvrım kıvrım yeşil yollarda gitmek, gölün muhteşem manzarasını izlemek çok keyifliydi.
Çok mu övdük ne? Fakat hak ediyor! Siz de Almanya’ya yolunuz düşerse, Bodensee’yi rahatlıkla planlarınıza dahil edebilirsiniz.
Konstanz
Bodensee gölünün kıyısındaki aşırı şirin bu kasaba, hem yaşlı Almanların, hem bünyesinde barındırdığı Üniversite sebebiyle öğrencilerin, hem de bizim gibi Türkiye’den gelip güneşe hasret kalmış olanların uğrak yeri.
Şehrin bu kadar güzel olmasının sebeplerinden biri de İkinci Dünya Savaşı’nda zarar görmemiş olması. Bir riyavete göre, Almanya savaşta müttefiklerce ele geçirilince, Belediye Başkanı şehrin bütün ışıklarını yakmış ve şehir isviçreyle birleşmiş gibi gözükmüş. Ülke bombalanırken kimse İsviçre’ye yaklaşmaya cesaret edemeyince de, Konstanz ve çevresindeki kasabalar bombalanmaktan kurtulmuş. Doğru mu değil mi bilmiyoruz ama sonuç değişmiyor. Bu kasaba güzel!
Konaklamayı düşünüyorsanız, kasaba zaten küçük olduğu için, fiyatı size uygun olan bir otel seçebilirsiniz. Biz Hotel Scheffeldot’ta kaldık ve otelden çok memnun kaldık. Hem merkeze yakındı hem de son dakika rezervasyon yapmamıza rağmen fiyatı uygundu.
Eğer bu kasabaya yolunuz bahar zamanı veya yazın düştüyse, şehirde bir bahar festivali veya karnaval var mı diye mutlaka bakın. Konstanz’ın göl kenarındaki bahar festivalleri çok meşhur!
Bir diğer hoşumuza giden şey de, gölün temizliği ve insanların belli noktalarda çoluk çocuk yüzüyor olması oldu. Biz ki çeşitli tiklerden ötürü havuza falan giremeyen bir çiftiz, bu gölü pek temiz bulduk. Demek ki Konstanz Belediyesi çalışıyor arkadaşlar..!
Gezilecek Yerler
Konstanz’ın dar sokaklardan oluşan, biracılar, kahveciler ve restoranlarla çevrili merkezi, şöyle bir turlamak için çok güzel fakat Konstanz’a kadar gitmişken kendinizi göl kenarındaki alanlara atmak çok daha mantıklı. O yüzden Altstadt yani eski şehir kısmını gezerken, eski şehrin meşhur ‘Kent Kapısı’ Schnetztor’u görüp, Obermarkt Meydanı‘nda da yürüdükten sonra, eski şehir kısmıyla işiniz bitti sayabilirsiniz.
İsviçre çikolatalarına ilginiz varsa, göl kenarına geçmeden, merkezdeki meşhur çikolatacı ‘Laderach’a uğrayabilirsiniz!
Şimdi doğru göl kenarına!
Botaniğe ilginiz varsa Konstanz’ın merkezine 8 km uzakta Mainau Adacığına mutlaka uğrayın. Arabayla gelmediyseniz, Konstanz Merkezden 4 numaralı otobüse binerek de 10 dakikada ulaşabilirsiniz. Adacığa giriş birazcık pahalı olsa da, çoluk çocuk geldiyseniz, adanın bitki örtüsü, manzarası, çocuk parkı, serası ve kelebek bahçesi mutlaka çocukların ilgisini çekecektir! Yetişkinler için giriş 17,50 Euro ve 12 yaşına kadar çocuklara giriş bedava.
Bu Mainau Adacığı, Almanya sınırında bulunsa da, mülkiyeti İsveç’li aristokrat Bernadotte ailesine aitmiş. Girişin niye bu kadar pahalı olduğu belli oldu!
Stadtpark Konstanz
Konstanz’daki favori mekanımız. Göl kenarında kocamaan bir park düşünün; kimisi güneşleniyor, kimisi jonglörlük peşinde, kimisi yoga yapıyor, kimisi bira içiyor, kimisi top oynuyor, kimisi dans ediyor ama kimse kimseye karışmıyor. 🙂 Avrupa’daki parkların sanırım en sevdiğimiz yanı da bu. Haliyle bu hem neşeli, hem sakin, hem huzurlu, hem de enerjik parkı çok sevdik.
Ha bir de, buraya gündüz değil de akşam yolunuz düşerse işler değişiyor! Gündüz gittiğimiz parkın içinden bir de akşam geçelim dedik ve bingo! Yaşlılar parktan çekilmiş, gençler biralarını müziklerini açmıştı ve herkes aşırı eğleniyordu (blog burada, e biz de durur muyuz, kaptık biraları demek istiyor).
Konstanz’dayken adını duyduğumuz fakat sonradan hakkında çok kötü yorumlar okuduğumuz Sea Life adındaki akvaryuma ise gitmedik. Iyi ki de gitmemişiz çünkü zavallı penguen ve kaplumbağaların nasıl daracık alanda tutulduğunu görmek için kişi başı 11 Euro vermemiş olduk.
Konstanz Termal Havuzu ise zamanımız az olduğu için gidemediğimiz ve içimizde kalan tek yer oldu. Özellikle kış zamanı gelirseniz bu göl kenarındaki termal havuzu kaçırmayın.
Reichenau:
Konstanz’a bağlı bu adacık, size yine ‘burası Almanya mı yahu?’ dedirtecek kadar afedersiniz ama ‘Almanya’nın kalanıyla alakasız’ bu ada, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Botanik bahçelerini ve hayvan çiftliklerini yürüye yürüye gezmek en güzeli.
Biz adaya yarım günümüzü ayırdık ve önce meşhur manastırını sonra da bahçelerini gezdik.
Yeme – İçme Kısmı:
Her gezimiz gibi, Bodensee gezimiz de bol yeme-içmeli geçti ve biz ‘pilav üstü bir buçuk kuru’ görüntümüzle Münih’e geri döndük.
Constanzer Wirsthaus: Konstanz’da akşam yemeğimizi burada yedik. Bira bahçesi ve restorant karışımı mekanın yeri çok güzel ve manzarası inanılmaz. İki kişi yedik içtik ve 35 Euro hesap ödedik. Konstanz’a göre fiyatları da çok uygun. Tavsiye ettiğimiz yerlere ilk sıradan giriş yaptı.
Hafenhalle Biergarten’de de öğle yemeği yedik. Biralar 4 Euro civarı ve bu bölgelerin meşgur atıştırmalığı olan patates salatası yani Kartoffelsalat’ı çok güzel. Özetle gidin yiyin için.
Meksika restoranı isteyenler için Burroburro, Konstanz’ın meşhur dondurmalarını denemek isteyenler için ise Gladina Eis Café denenebilir. Burroburro’ya gitmedik ama Gladina’nın dondurmasını sevdik.
Meersburg
Gelelim Meersburg kısmına. Meersburg’a Konstanz’dan 15 dakikada bir kalkan feribotlara binerek 30-40 dk gibi bir sürede, kişi başı 6 Euro’ya ulaşabiliyorsunuz. Biz de böyle yaptık.
Buraya kadar gelenlerin görmesi gereken ilk güzellik şüphesiz şu altta fotoğrafını gördüğünüz Lake Dwelling Museum, yani Göl Manzara Müzesi. Alın size, Almanya’da olduğunuzu unutturacak bir yer daha! Müzenin internet sitesine şuradan http://www.pfahlbauten.com/ ulaşabilirsiniz.
Meersburg’un kuzeyinde kasabanın ünlü, bahçelerle çevrili Salem Manastırı (Ziesterzienser Priorat Kolster Birnau, evet gerçek adı bu!) var ama biz zamanımız kısıtlı olduğu için, onun yerine Eski Meersburg Kalesi’ni görmeyi seçtik. Kaleye bir diyeceğimiz yok fakat zamanınız kısıtlıysa, burayı da es geçebilirsiniz. Önemli olan Lake Dwelling Museum’ı atlamamak! 🙂
Meersburg’un güzel sokaklarını turlamaya başlamak için, feribottan inince, liman meydanından başlayan dik, dönemeçli merdivenli yola girip, kale’ye kadar yürüyebilirsiniz.
Eğer Cuma günü gelirseniz, kasabanın merkezi Marktplatzda pazar kuruluyor ve yerel şarapları deneyebiliyorsunuz.
Lindau:
Bodensee turumuzun son durağı, dönüş yolumuzda Lindau’ya uğramak oldu. Lindau da aynı Meersburg ve Konstanz gibi minicik ama çok güzeldi.
Merkezi Maximillian Strasse’de şu an adını hatırlayamadığımız ve kaydetmediğimiz için üzüldüğümüz bir kahvecide kahve içtikten sonra, bütün kasabayı ve göl turlamamız sadece 1 saatimizi aldı.
Siz daha uzun zamanınız olursa tekne turlarına katılabilir ya da göl kenarındaki sefanızı biraz daha uzatabilirsiniz! Hatta zamanınız olursa, hemen yanındaki Bregenz’e geçebilirsiniz.
Bir gezimizin ve haliyle gezi yazımızın daha sonuna geldik.
Bol Gezmeler!
Sevgiler!
Biz Instagram’da ve Facebook’ta da varız ve bekleriz.